16 Şubat 2012 Perşembe

iyi-kötü

Bazı zamanlar hayat istediğimiz yollarda ilerlemiyor. Kontrol bir başkasına geçiyor ve biz kendi oyunumuzda yalnızca bir dekor olarak yer oluyoruz.
Mesela ben geçenlerde hayatımın en mutlu gecelerinden birini yaşadım ve bir de onu izleyen korkunç günü...
Özlediğim, ihtiyacını duyduğum şeye sahip olduğumu sanmıştım. O kadar emindim ki sorgulama gereği bile duymadım. Aklımda tek bir kelime vardı: HUZUR! Kalbim isminin iki hecesiyle çarpmaya başlamıştı yeniden ve göz yaşlarım bile aşka gelmişti. Yalanmış.
Beynimi parçalayan bu hikayenin sonunda iyi olmak mı gerekir yoksa kötü mü?
İçimdeki alev seni de yakmaya yeter beni de. Ama engel olan bir şeyler de var aynı zamanda. Seni düşündüğümde ağlıyorum. Sana gelebilecek bir zarar aklıma geldiğinde ise artıyor gözyaşlarım. Sanırım uygun olacak olanı susmak. Sanki hiç görmemişim, bilmemişim gibi. Dokunmamışım gibi.

11 Şubat 2012 Cumartesi

10-02-2012

Bazen konuşurken ne söylediğimizi düşünmeyiz. Bazı sözler vardır, yeri gelir ve düşünmeden söylenilir. Bir gün anlam yüklersek bu sözlere, canımızı yakabilir.


...hapşırık....
-Çok yaşa.
-Hep beraber.

hep beraber..hep beraber...HEP BERABER!
Bunu istemiştik zamanın birinde ikimiz de... Şimdi gözlerim senden kaçmak isteyen bir mahkum, sesim sesine çarpmaktan korkan bir ürkek bir yabancı. Çok yaşamak isterdim, hep seninle beraber. Şimdi sana dokunduğum son anı hatırlamıyorum bile. Daha kötüsü, bir daha demeye korkuyorum. Bir daha sana yakın olabilir miyim hayalini kuramıyorum...

Mutlu yaşa.
Ben yanımda her hapşırığında bunu söylemeye devam edeceğim. Ama lütfen sen hissetmeden bana HEP BERABER deme .