28 Ocak 2012 Cumartesi

Derin bir sessizlik oldu bugün aramızda. Hava soğuk aramızda bir rüzgar. Sanki ben seni dinledim saatlerce ve sen anlattın...
Konuşmak istediklerim vardı benim de ama söyleyemedim yine.  Bir sigaralık vaktim, söyleyecek çok şeyim vardı.
Sen sustun sevgili, ben sessizliğini dinledim. Ben aslında çok konuştum ama sana hiçbirini dinletemedim.

Sanırım ben bugün yine seni fazlaca özledim.


Bu şarkıyı senin için dinliyorum. Her bir sözü sanki sana yazmışım gibi. Benim değil şarkı ama Ben'im sanki  

http://www.youtube.com/watch?v=XGmePjo0g5g

Zamanın eli değdi bize 
Çoktan değişti her sey 
Aynı değiliz ikimiz de 
Zaaflarına bir gece 
Hatalarına bir nilufer 
Sevgisizliğine bir kalp verdim 

Artık geri ver, geri veremezsin aldıklarını 
Artık geri ver, geri verilmez hiçbir yanılgı 
Yokluğuma emanet et sen de benden kalanları 

Her şeyi al bana beni geri ver 
Bir şansım olsun 
Başka yer başka zaman 
Sensiz ömrüm olsun 
Her şeyi al bir şansım olsun 
Başka yer baska zaman 
Sensiz ömrüm olsun 

Her şeyi al.. 
Sensiz ömrüm olsun.. 



27 Ocak 2012 Cuma

27012012

günaydın dünya. ah ne garip bugün de farklı bir şey yok. yine her zamanki gibi bel ağrısıyla uyandım, küfür ederek tuvalete gittim, kahvemi içip boş boş ekrana bakıyorum.yani bakıyordum ki komediye geldim. bana dönmek isteyen eski bir sevgilim -ki ne kadar sevgili olduğu tartışılır- büyük bir ısrarla benimle buluşmak istiyor.

içimde ölümcül bir sıkıntı olmasaydı seninle buluşmak son işim olabilirdi şekerim ancak bugün gerçekten boşum ve gerçekten evden çıkmaya ihtiyacım var.

böyle zamanlarda yine geçmişe dönüyorum. hayatıma girip çıkan erkeklerin kaçının aslında çıkmış olduğu meçhul... aşık olduğu adamı unutamayan tek kadın ben miyim acaba merak ediyorum? kimse bunu itiraf etmediğinden mi geçmişe bir sünger çekilmiş gibi davranılır yoksa gerçekten çağın enayisi ben miyim?

BU BİR İTİRAFTIR.

hayatımdan çıkardığım ancak aklımdaki ve kalbimdeki yerlerini asla başkalarının almasına izin veremediğim iki erkek var. baktığımda ikisinde de birbirlerini, buluştukları tüm ortak noktalarda da kendimi görüyorum.
sana sesleniyorum Y.C.K ! beni hayata hazırladığın, güçlü bir kadın olmamı sağladığın için sana büyük bir teşekkür borçluyum:
beni ısıtan kocaman ellerin için,
hastalıklı kalbimi iyileştirdiğin için,
sökük kalmış çocukluğumu tamir etmeye çalıştığın için,
hiçbir zaman anlamasan da dikkatle beni dinlediğin için,
tofucan için, tosuncuğumuz için,
cennetten çıkan sesinle beni uyuttuğun için,
sevginin en saf halini ve cehennemden çıkan en alevli nefreti tattırdığın için,
mutluluğun sonunda her zaman göz yaşı olacağını öğrettiğin için,
birine güvenle sarılsam bile elimden hançerimi hiç düşürmem gerektiğini aklıma kazıdığın için,
aşkın beş para etmez bir hormon salgısı olduğunu gösterdiğin için,
sarhoşken ne kadar tehlikeli olduğumu fark ettirdiğin için, ha bir de sarhoşken beni hep evime bıraktığın için,
benim katlanılabilir bir insan olduğuma inandırdığın ve her defasında affettiğin için,
hayatla oyun oynamam gerektiğini, gereksiz risk alırsam kaybedeceğimi gösterdiğin için...

ama en çok beni aldattığın için!  şansımı fazla zorlarsam başıma neler gelebileceğini güzel öğrendim.

ve tabi bir de C.Y. ! sana da oldukça büyük bir teşekkür borçluyum. korku ve nefret denizinde kendimi boğmak üzereyken çıktın karşıma. bir daha asla dediğim her şeyi gözümü dahi kırpmadan yaptım. tamam belki her şeyi değil. ama seni sevdim. basit geliyor şimdilerde kulağa ama o günlerde sevmek, benim için alevli anka kuşunu bulmaktan daha zordu. yine de sevgimi ve sadakatimi sundum sana.
gökyüzünde uçtuğum da oldu mutluluktan,
heyecandan bayılacağımı hissettiğim de,
bazen gözlerinin içinde kayboldum ve hiç bulunmak istemedim,
göğsünde saatlerce ağlamak istedim bazen çünkü yeniden güvenebileceğimi biliyordum.

teşekkür ederim sana C.Y.! sildiğim bütün masalsı güzellikleri yeniden inanılabilir kıldın benim için... ve tekrardan, masal olduklarını öğrettin.


yine nereden nereye geldim. neyse, duşa girip gitmem gereken bir randevum var şuan.
kızıl,öfkeli ve tehlikeli.

1 Ocak 2012 Pazar

ben Özgür'üm

Gülüyorum, eğleniyorum, iyiyim ama hala yeni yıllar içimi sızlatıyor. Belki senin gibi Özgür bir ruh olamadığımdan ama sanırım daha çok korktuğumdan. Son konuşmamızı hatırlıyorum yine herzamanki gibi tatlı atışmamız... Yüzünü hatırlamakta zorlanıyorum bazen ama  o Ankara'nın soğuğunda, lobideki son sıcak gülüşünü unutamıyorum. Bugün hepimizin inandığı tek birşey var: seni tanımak, seninle sadece 5 dakika zaman geçirmek bile harikaydı. Hani bide keşke burda olsaydın demek geliyor içimden de benim seni hissettiğim gibi senin de beni hissettiğine eminim. Melekler kadar özgürsün Özgür'üm...