27 Aralık 2011 Salı

çok isteyerek başladım bölümüme. mimar olmak yalnızca havalı olmak demek değildi benim için. yaratma güdüsüyle ilerleyen bir meslek sahibi olmak hep cezbetti beni. ancak gel gelelim  şuan mimarlığın ilk adımlarından biri olan temel tasarım dersinin bir ödevini yapmaktayım. nefretle! bitirmek çok zor olmasa gerek fakat ben işi yokuşa sürmekte ısrarlıyım, çünkü sevmiyorum.
şimdiye kadar tasarımın kurallarının ve sınırlarının olmadığı algısıyla baktım herşeye. bugün yaptıklarıma isim vermemi isteyen ve hatta belli isimler doğrultusunda üretmemi bekleyen düşünce katilleri - ki kendilerine okulumuzda "eğitmen" adı veriliyor- ruh sağlığımı bozuyor. böyle yüksek bir hevese sahipken ne ara dibe vurdum bilmiyorum. acaba onlar bilseler pişman olurlar mıydı davranışlarından.

evet saçmalıyorum. aslında bunları yazmamın tek sebebi şu aptal ödeve devam etmemek. saat 01.59.
sabah 7.00 akadar bitirmek zorundayım.
                                     


                                                        hadi bana geçmiş olsun!

25 Aralık 2011 Pazar

lakayıtça

Sanırım ben aşk kadını olarak doğmuşum. Küçük bir kızken bile hep nefesimi kesen bir aşk hayal ederdim. Oyunlarımda,resimlerimde,yaptığım o küçük kilden heykelciklerde bile aşk vardı sanki... 
Büyüdüm, aşık oldum, öyle sandım. Büyüdüğümü sanmamdı ilk hatam. Ellerimde kocaman dünyayı tutabilirim sanmıştım fakat olmadı. Aşk sanısıyla doldurduğum dünya parçalandı avuçlarımda. Defalarca ve defalarca...
Bir yandan yaralarımı sarmaya çalıştım aşkla ve her seferinde daha derinden kanadım,telafisi olmadı. Bıkmadım ki hiçbir zaman. Öyle de olsa böyle de olsa vazgeçmedim. Bu güne kadar... Ya da belki biraz daha öncesine dayanan bir kaybedişe kadar....
Bugün anladım kalbini birine vermek ne demekmiş. Geri almayı unuttuğumu bugün fark ettim. 
Şimdi kime yazık ya da haksızlık? Senden habersiz, benden habersiz,bizi bilmeyen bir insan kapımı gelip çaldığında nerede ağırlayabilirim artık onu? Beni fırtınada kalmış kuru bir dal gibi bırakırken acımadın,olsun. Ama köprülerimi neden yıktın kahramanım, yollarının bana açıldığı?
Bugün ellerim buz gibi ve dudaklarım hissiz. Kalbim sende,aklım kayıplara karışmış. Peki ya yeni gelenin suçu ne?
Neyse fazla acıtasyon yaptım sanırım şimdi silkelenip kendime gelme vaktim değil mi? Ben bir aşk kadınıyım. Kalbim sende ise ne olmuş ben yeniden yaratırım. Yaratırım da bugün bir başkasını içeri nasıl alırım bilmiyorum. Bugün kandırdım,yarın da kandırmak kolay ve daha sonraki günler... Ama samimiyete ihtiyaç duyulmakta.

10 Aralık 2011 Cumartesi

bu kez başlıksız

başlık koymadan yazmak istiyorum. bağlamadan istediklerimi... evet kendi kendime konuşmaktan sıkılmıştım. şimdi beni dinlemek isteyebilcek hasta ruhlu birileri var mıdır? saat 2.00 yi geçiyor. ben oturmuş odamda hala boş boş düşünüyorum. bomboş...
bu da böylece ilk yazım olsun. güzel birşeyler yazdığımda olmuştur tarihimde. ama yine de bunu yüz karası seçmem.